KÂB bin EŞREF'in peygamberimizin emriyle öldürülmesi olayı şiddet içermiyor mu?

KÂB bin EŞREF'in peygamberimizin emriyle öldürülmesi olayı şiddet içermiyor mu?
Selamun Aleykum Hocam,

KÂB bin EŞREF'in peygamberimizin emriyle öldürülmesi olayı şiddet içermiyor mu?
Evet, şiddet içeriyordu ama adil bir şiddet içeriyordu.

Medine’li Yahudilerin Beni Nadır kolundan olan şair Kâ’b b. Eşref, diğer Yahudilerden farklı olarak yapılan antlaşmaları alenen çiğneyen bir saldırgandı. Bir diğer anlatımla, şiirleri ile Peygamberimize saldıran ve onu kendi hanımlarına benzeten ve Müslüman kadınları da cinsel motifler kullanarak aşağılayan etkili fakat aşağılık bir kişiydi.

Aşağıda anlamını sunacağımız Âl-i İmran sûresinin 186. âyetinin onun Müslümanları üzen hivedici-yerici şiirleri ile yaptığı kültürel saldırlar üzerine indirildiği rivayet edilmektedir. ( Bu rivayet için Taberi’nin Cami’l-Beyan’ına bakılabilir.)

“ ( Ey müminler!) Mallarınız ve canlarınız hususunda elbette deneneceksiniz. Sizden önce kendilerine Kitab verilenlerden ve Allah’a ortak ko­şanlardan çokca eza; incitici sözler-hicivler duyacaksınız. (Bu tür saldırılara) sabreder, (şiddet kullanmaktan) korunursanız, sabır ve korunmanız yapılmaya değer erdemli işlerden olur.

Bu âyetten anlaşılacağı üzere soyut kültürel saldırılar sebebiyle yapılması gereken işlemler sabır göstermek ve fiili saldırılarda bulunmaktan korunmaktır. En’âm 68 ve Nisa 140’da da işaret buyrulduğu üzere tepki koymak; inkâr ve alay içeren saldırının yapıldığı alanı terk edip saldırganları kendi başlarına bırakmaktır.

Ancak, Kâ’b b. Eşref, döneminin kamuoyu oluşturucu en etkin yöntemi olan hicvedici şiirleri ile yaptığı saldırılarla da yetinmemiştir. Bedir savaşının Müslümanlar tarafından kazanılması üzerine derin bir öfke ve hüzün krizine tutularak taziye için 40 kadar yandaşı ile birlikte Mekke’ye gitmiştir. Orada Mekkelilere Yahudiler tarafından kendilerine yardım edileceği vaadini yaparak onları Medine üzerine yürümeye yüreklendirmiştir, şairliğini intikam duygularını kamçılamak için kullanmıştır.

Böylece sözlü saldırılarını fiili atılımlarıyla pekiştirdiği ve kırmızı çizgilerimizi (Mümtahine 9) çiğnediği için ölüme mahkum edilmiş ve ceza bir grup sahâbi tarafından uygulanmıştır.

Unutulmaması gereken gerçek şudur: İslâm zalim şiddeti redder, ama zulmü giderici adil şiddeti onaylar. Onaylamakla da yetinmez “Sizinle savaşanlarla savaşın.” buyruğuyla da emreder.