İslâmî kurallar ışığında Vejetaryenlik nasıl değerlendirilebilir?
İslâmî kurallar ışığında Vejetaryenlik nasıl değerlendirilebilir?
Yeryüzündeki bütün canlı ve cansız varlıklar insan için yaratılmıştır. İnsanlar, doğrudan veya dolayla olarak bu varlıklardan yaralanma ihtiyacındadır. Bütün bitkiler, sebzeler ve meyvelerden faydalanabileceğimiz gibi bize helâl kılınan bütün deniz ve kara hayvanlarından da yaralanabiliriz. Rabbimiz de yememizi, yedirmemizi ve şükredici kullar olmamızı öğütlemektedir. (Yasin 71-72, Nahl 14) Hiç şüphesiz kesimi helâl kılınan canlılar ancak Allah’ın verdiği izinle ve O’nun adı anılarak yalnızca yemek için kesilebilir ve avlanılabilir. Ancak onların etlerinden yenilebilir. (Enam 118-119)
Vejetaryenlerin et yemeksizin yalnızca sebze ve meyvelerle yetinmeleri eleştirilemez. Çünkü et yememizle ilgili ruhsat/izin var fakat farz nitelikli bir görevimiz yoktur. Ancak onların içinden bazılarının et yemeyi hayvanlara sevgisizlik ve acımasızlıkla niteleyip yermeleri ve yasaklanması yönünde eğilim göstermeleri ve söylemde bulunmaları, Yaratanın et yemeyi helâl kılıcı yasasını tanımamak olarak onları kâfirlerden kılacak bir aşırılıktır. Çünkü helâl kıldığı hayvanların etlerinden yememizi farz bir görev kılmaksızın öğütleyen Allah’tır. Allah ise Rahman’dır; sevgisi ve merhametiyle bütün varlıkları kuşatandır. Kaldı ki Rabbimiz genelde helâl kıldıklarını haram kılmaya, özelde cinsel arzularını köreltmek için et yemeyi kendilerine yasaklamaya kalkışanları şöylece uyarmaktadır:
“Ey İman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı tertemiz nimetleri kendinize yasaklamayın. Bu konuda aşırılığa gitmeyin. Çünkü Allah, aşırılığa kaçanları sevmez. ” (Maide 87)